Çok gelişmiş bir alandır.

Flaşlar

Amatör fotoğrafçıların çok fazla kullanmayı sevmedikleri bir aksesuar da elektronik flaşlardır. Bunun en büyük nedeni flaşla çekilen fotoğrafların tatmin edici sonuçlar vermemesi olabilir, ancak bu durum büyük ihtimalle flaşın kullanılmaması gerektiğinden değil, fotograf çeken kişinin flaşı nasıl kullanacağını bilmemesinden kaynaklanır. Bu bölümde flaşlar ve flaşların nasıl kullanılabileceğiyle ilgili bilgiler bulabilirsiniz.

Flaşlar aslında kullanan fotoğrafçıya büyük esneklik sağlar, çünkü fotoğraf bir ölçüde ışığı kendi isteğimiz doğrultusunda yakalamaktır, ve flaş kullanan bir fotoğrafçı doğal ışık koşullarının dışında ışığın nasıl ve ne şiddette geleceğine müdahale edebiliyor demektir. Eğer bu müdahaleyi doğru yaparsa, en kötü ışık koşullarında bile istediği fotoğrafları elde edebilir.

Flaş ile pozlama sırasında perde hızı hiçbir önem taşımaz. Çünkü flaş o kadar kısa bir sürede patlar ki, perdenin hızının flaşın ışığına hiç bir etkisi olmaz. Flaşla çekilen fotoğraflarda pozlamayı etkileyen bir kaç etken vardır:

  • Diyafram
  • Flaş şiddeti (ne kadar süreyle -mili saniye bazında- patlayacağı)
  • Çekilen konunun flaşa uzaklığı (fotoğraf makinasına değil flaşa olan uzaklığı.. Eğer flaş makinadan ayrı bir yerde duruyorsa hesaplamaları buna göre yapmak gerekir)
  • Flaşın önüne koyacağınız filtreler, dağıtıcılar, yansıtıcılar, vs…

Işık Ölçümü Tekniklerine Göre Flaş çeşitleri:

Günümüzde kullanılan flaşlar ışık ölçümü tekniklerindeki farklılıklara göre temel olarak üçe ayrılır.

1. Manuel Flaşlar

Bu flaşlar hiç bir otomatik ayarın olmadığı, Ayarların fotoğrafçı tarafından yapıldığı flaşlardır. Flaşın ayarını yapmak için fotoğrafçının o flaşın “Guide Number” ya da “rehber numarası” denen ve flaşın gücünü ifade eden parametreyi bilmesi gerekir. Burada bir parantez açıp “rehber numarası” ile ilgili bilgi vermekte fayda olabilir:

Flaşlarda Rehber Numarası (“Guide Number”)

Bütün flaşlar aynı değildir. Kimisi daha uzaktaki nesnelerin bile fotoğrafını çekerken gerekli ışığı sağlayabilir, kimi de ancak yakındaki nesneler için kullandığınızda işe yarar.. İşte bu “flaşın ışık yoğunluğu”nu ölçülebilir ve flaşlar arasında karşılaştırılabilir bir standarta oturtmak için “rehber numarası” denen bu numara kullanılır.

Rehber numarası her flaş modeli için deneysel olarak saptanır. Üretildikten sonra flaşla belli uzaklıktaki bir nesnenin fotoğrafı çekilir. Fotoğraf makinasının diyafram değeri kısılarak nesnenin fotoğrafı çekilmeye devam edilir, ta ki “doğru ışık ölçümü” sağlanana kadar. Doğru pozlama değerini sağlayan diyafram değerinin nesnenin flaşa olan uzaklığı ile çarpımı o flaşın “rehber numarası”dır. Genellikle GN harfleri ile gösterilir. Flaş GN numarası ne kadar büyük olursa flaş o kadar uzak mesafeler için kullanılabilir, daha kısa sürede yeniden dolar ve farklı flaş efektlerini daha verimli kullanmayı mümkün kılar.

GN = f numarası x nesnenin flaşa olan uzaklığı

Fotoğrafçı, flaşı manuel ayarda kullanırken yapacağı iş flaşın rehber numarasını fotoğrafını çekeceği

nesnenin uzaklığına bölmektir. Çıkan sonuç kullanılacak diyafram değerini verir. Aynı şekilde flaşın kullanmak istediğiniz diyafram değerinde aydınlatabileceği en uzak mesafeyi hesaplamak için de GN yi diyafram değerine bölmek yeterlidir.

GN numaralari belli bir ASA için verilir.. Fotoğraf makinasındaki ASA ayarı değiştikçe ya da makinaya farklı ASA değerinde bir film takıldığında ışık hassasiyeti değişeceğinden GN numarası da değişecektir. Manuel flaş kullanırken fotoğrafçının buna dikkat etmesi gerekir. ASA değeri bir stop yükseldiği zaman GN numarasını da 1.4 ile çarpmanız gerekir. ASA değeri bir stop azaldığı zaman da (örneğin 200ASA’dan 100ASA’ya) GNyi 0.7 ye bölüp ondan sonra hesaplamalarda kullanmanız gerekir.

Manuel flaşlar direk olarak kullanıldıklarında gerekli mesafe ya da diyafram yukarıdaki gibi hesaplanır, kolay hesap yapılması için genellikle flaşların üzerinde bir hesaplama tablosu bulunur. Ancak makro fotoğrafçılığında ya da flaş direk olarak kullanılmayacaksa (tavandan yansıtılarak vs) manuel flaşlarda doğru mesafe ve diyaframı hesaplamak oldukca güçtür.

2. Otomatik Flaşlar

Bu flaşlar diyafram değerini ya makinadan otomatik olarak okur, ya da siz kendiniz diyafram değerini (ve tabii ASA değerini) flaşa girersiniz. Bundan sonra siz deklanşöre bastığınızda flaş patlarken bir yandan da flaş üzerinde bulunan bir algılayıcı yardımıyla fotoğrafını çekeceğiniz sahneden geri donen ışığı ölçer ve ayarladığınız diyafram değeri için ışık yeterli hale gelince enejiyi keser (bütün bu ‘yansıyan ışığı ölç, yeterliyse enerjiyi kes, değilse devam et’  durumu saniyenin 1/50000 i gibi kısa bir sürede gerçeklesir. Bunu aynı tuvaletlerdeki “sifon”ların dolma mekanizmasına benzetebilirsiniz. Mekanizma hazne tamamen dolduğu zaman akan suyu keser. Otomatik flaşların kullanımı son derece basittir, sadece kullandığınız diyafram değerini vermeniz yeterlidir ve çok tutarlı sonuçlar verirler. 

Otomatik flaşlar her diyafram değeri için ortamdan yansıması gereken ışık miktarını önceden bildikleri için sizin flaş üzerinde ayarladığınız diyafram değerlerini o an makinanızda kullanıdığınız değerlerden farklı verirseniz flaşın ışık şiddetini de kontrol etmiş olursunuz. Örneğin fotoğrafını çekeceğiniz sahne size f2.8 e 1/125 ölçümünü veriyorsa ve siz makinanızda f2.8 ayarlayıp flaşa f2 değerini girerseniz flaşın f2.8 için gerekenden eksi bir durak düşük şiddette patlamasını sağlarsınız.. Benzer bicimde makinanızdaki f değeri 2.8 ken flaşa f4 değerini girerseniz de flaşın doğru pozlama için gerekenden artı bir durak fazla patlamasını sağlarsınız. Bu durum genellikle “dolgu flaş” kullanırken uygulanır. Arka planı aydınlık konularda ya da direk güneş ışığı nedeniyle oluşan keskin gölgelerin önüne geçmek için kullanılacak farklı flaş şiddetleri çekilen fotoğrafın farklı detayları ortaya çıkarmasını sağlayacaktır. Önemli olan fotoğrafçının bu seçeneklerin farkında olup tercihini doğru kullanmasıdır.

3. TTL (through the lens) Flaşlar

Otomatik flaşların çalışma prensibine çok benzer bir şekilde çalışırlar, yine flaş patladıktan sonra ortamdan geri dönen ışığı ölçerler ve ışık yeterli olduğu anda enerjiyi keserler. Ama yansıyan ışığı ölçme işini flaş üzerindeki algılayıcı yapmaz, onun yerine objektifin içinden geçerek geri dönen ışık fotoğraf makinası tarafından ölçülür. Bu nedenle sadece flaşın değil, fotoğraf makinasının da TTL flaş ölçüm yöntemini desteklemesi gerekir.

Sonraları fotoğraf makinası firmaları bu yöntemden daha olumlu sonuclar alabilmek için bir takım tasarım değişiklikleri yapmışlar ve E-TTL, i-TTL gibi isimler vermişlerdir. Örneğin Canon EOS serisi makinalarda kullanılan E-TTL yönteminde, deklanşör’e basıldığı anda flaş ünitesi daha önceden şiddeti bilinen düşük seviyede bir “ön flaş” patlatır. Bunun sonucunda yansıyan ışık objektiften geçip fotoğraf makinasının ışık ölçerine gelir.  Işık ölçümü sonucu o sahneyi doğru pozlayacak flaşın şiddeti belirlenir. Daha sonra ayna kalkar, perde iner, flaş önceden makinanın ayarladığı şiddette patlar. Yani deklanşöre basıldığında flaş aslında iki kere patlar, birincisi ortam ışığını ve ne kadar şiddette flaş gerektiğini bulmak için, diğeri de filmi ya da sensorü pozlamak için. Ancak bu iki flaş arasındaki zaman o kadar kısadır ki, genellikle kimse tarafından algılanmaz. Fotoğrafçı, eğer herhangi bir anda flaş ölçümü yapmak ve bunu bir sonraki çekim için kilitlemek isterse “FEL” (Flash Exposure Lock – Flaş pozlama kilidi) adı verilen bir düğmeye basar. Bu düğmeye basıldığında “ön flaş” patlar ve gereken flaş değeri makinada saklanır. Bu ölçümden hemen sonraki ilk fotoğraf çekiminde “ön flaş” patlamaz çünkü zaten flaşın şiddeti önceden ayarlanmıştır.

Birden fazla netleme noktası olan makinalar için Canon, “ön flaş” sonucunda geri dönen ortam ışığını ölçerken fotoğrafçının o anda kullandığı netleme noktasına ağırlık verir.. Nikon 3D ölçüm adını verdiği bir yöntem kullanır ve objektiften gelen “konuya olan uzaklık” bilgisini de flaş ölçüm hesaplamalarının içine katar (daha sonra Canon da E-TTL II adını verdiği yöntemde uzaklığı hesaba katmaya başlamıştır.)  Her firma TTL yöntemini kendi önceliklerine göre düzenlemiştir. Bu yüzden bütün makinalar için flaş üreten firmalar (Sigma ya da Sunpak gibi) her fotoğraf makinasının desteklediği flaş teknolojisine göre flaşlarını ayrı üretmek durumundadır. Flaşın modeli aynı bile olsa mutlaka kullanılacak makinayla uyumlu olması gerekir. Örneğin Sigma 500 DG Super Canon EOS için olan bir flaş Nikon için kullanılamaz, onun için Sigma 500 DG Super Nikon uyumlu flaş almak gerekir.

TTL flaşlar otomatik flaşlara göre kullanımı daha dikkat ve bilgi isteyen flaşlardır. Bazı durumlarda beklenmedik sonuçlar verebilirler. Firmalar genellikle fotoğrafçının nereyi netlediğini anlamaya çalışıp (netlik noktasına ağırlık vererek ya da objektiften netlenen mesafe bilgisini alarak) flaşın o bölgeye ağırlık vermesinı sağladıkları için eğer dikkat edilmezse flaş hatalı patlayarak fotoğrafın yanlış pozlanmasına yol açabilir. Örneğin bir gelin damat fotoğrafında eger gelinlikten ışık ölçümü alınırsa flaş ortamın aydınlık olduğunu sanarak gerekenden az patlayacak, tam tersi durumunda koyu renkli damat elbisesinden ölçüm alınırsa bu sefer de ortamın olduğundan daha karanlık olduğu sonucunu çıkarıp fazla patlayarak açık renk yerlerin fazla pozlanmasına neden olacaktır. Doğru pozlama için yapılacak şey, %18 gri karttan ölçüm alarak flaş pozlamasını kilitleyip (FEL) daha sonra kadrajı yeniden yapıp fotoğrafı çekmektir. O yuzden TTL flaş ölçümünü “netlenen alana bağlı merkez ağırlıklı” ölçüm gibi düşünüp o şekilde pozlama yapmak gerekir.

Kullanım Yerlerine Göre Flaş Çeşitleri:

Fotoğraf makinası üzerindeki flaşlar
Bunlar en sık rastladığımız flaş türüdür. Fotoğraf makinasının bir parçasıdır ve gerektiği zaman açılıp kullanılır. Güçleri düşüktür, kısa mesafeden kullanılır. Objektife yakın oldukları için genellikle kırmızı göz problemi yaşarlar

Harici Flaş Üniteleri
Bu flaşlar fotoğraf makinasının “flaş ayağı” na takılarak kullanılır. Piyasada pek çok farklı özellikte ve fiyatta flaş bulunabilir. Güçleri yüksektir ve bazılarının kafaları hareketli olduğu için direk değil yansıtılarak da kullanılabilir. Flaş uzatma kabloları ve kolları kullanılarak makinadan uzakta da kullanılabilirler. Ayrıca makinanın üzerine direk takılmayıp bir “grip” üzerinde bulunan flaşlar da mevcuttur. Bunlar objektifle olan mesafeleri fazla olduğu için kırmızı göz problemine yol açma riskleri az olduğundan özellikle insan fotoğrafı çeken fotoğrafçılar tarafından tercih edilirler.

Makro Flaşlar
Makro flaşlar da aslında harici flaş sınıfındadır. Ancak makro çekimlerde kullanılmak üzere tasarlanmışlardır.

Ring flaşlar Bunlar objektifin üzerine filtre gibi takılırlar dairesel flaşlardır, objektifin etrafını sararlar ve fotoğrafı çekilecek konuyu direk aydınlatırlar. Büyük objektifler yüzünden oluşacak gölgeler böylece engellenmis olur. Dişçilikte ağız içi fotoğrafları gibi dar alanda çekilen fotoğraflar için birebirdir. Genellikle iki parça halinde olur ve bu parçalar birbirinden bağımsız ayarlanabilir olduğundan her türlü makro çekiminde başarılı sonuçlar verirler.

İkiz flaşlar
Bu flaş tipi yine objektife takılır, ancak harici flaşlar gibi üniteleri vardır, konuyu iki yanından sararak aydınlatır. Flaş uyum hızından yavaş perde hızları“Optik Slave” Flaşlar

Bu flaşların makinaya bağlanacak bir aparatları yoktur. Başka bir flaş’a yardımcı olarak kullanılırlar. Fotoğraf çekilirken ana flaş patladıktan sonra onun patlamasını algılayıp patlarlar. Bu “diğer flaşın patlamasını algılayarak patlama” çok kısa sürede olduğu için her iki flaş da fotoğrafı pozlar. Yukarıda anlatılan harici flaşlardan bazılarının”optik slave” özellikleri vardır. Bu flaşların patlaması kablosuz olarak uzaktan sağlanabilir. Bu şekilde fotoğraf çekilirken birden fazla flaş kullanılması fazladan kablo kullanmadan mümkün olur.

Ancak burada dikkat edilecek nokta, fotoğraf makinasına bağlı ana flaş eger TTL modunda “ön flaş” patlatıyorsa o zaman slave flaşlar bunu algılayıp erken patlar ve fotografı pozlayamaz. O yüzden bu flaşlarla çekim yaparken makinaların “FEL” özelliği kullanılarak flaş ölçümü önceden yapılmalıdır.

Flaş Uyum Hızı

Her fotoğraf makinasının flaşı kullanabileceği bir “en yüksek” perde hızı vardır. Bu daha eski makinalarda 1/60 ya da 1/125 gibi hızlarken bugun 1/250 hatta 1/500 lere kadar çıkmıştır. Fotoğraf makinanızın flaş uyum hızının üzerindeki hızlarda flaş kullanırsanız fotoğraf alttan kesilmiş olarak çıkacaktır.

Bu durum tamamen mekanik nedenlerden kaynaklanır. Normal olarak sensörün önünde iki tane perde bulunur, siz deklanşöre basınca birinci perde yukarıdan aşağıya “düşerek” sensörün önünü açar, pozlama süresi bitince ikinci perde yukarıdan aşağıya düşerek sensörün önünü kapatır.. Aşağıdaki şekli inceleyerek bu durumu daha görsel olarak görebilirsiniz. Tabii ki bu perdenin çok yavaşlatılmış bir gösterimidir.Ancak birinci perde aşağı düşerken bir yol katetmek zorundadır ve bunu belli bir sürede yapabilir (örneğin 36x24mm boyutlarında bir film söz konusu ise bu mesafe 24 mm dir) . Yüksek hızlarda artık birinci perdenin aşağıya düserken geçirdiği süre, sensörün ışığa maruz kalması gereken süreden fazla olmaya başlar. Örnek vermek gerekirse, 1/1000 gibi bir perde hızında birinci perde daha sensörün yarısına bile gelmeden ışık gören kısımlar 1/1000 süresine ulaşırlar. Buna çözüm olarak ikinci perde sensörü kapatmak için birinci perdenin sensörü tamamen açmasını beklemez. Onun yerine sensörün üst bölümü gerekli pozlanma zamanını doldurduğu anda ikinci perde düşerek sensörü kapatmaya başlar. Yani yüksek perde hızlarında sensörün tamamı aynı anda pozlanmaz. birinci perde bir yandan sensörü açarak ışığa maruz bırakırken öbür yandan ikinci perde yukarıdan sensörü kapatmaya başlar. Sensör ince bir şerit olarak pozlanır. Hem DSLR makinalarda, hem de analog SLR makinalarda aynı durum söz konusudur.

Bu durum aşağıda görülmektedir: Flaş uyum hızından hızlı perde hızları

İşte birinci perdenin ikinci perde kapatmaya başlamadan önce sensörü tam olarak açabildiği en yüksek hız “flaş uyum hızı”dır. Bu hızın üzerinde çekilecek flaşlı fotoğraflarda flaş ışığı bütün kareyi pozlayamaz, çok kısa bir sürede patladığı için sadece fotoğrafın en üstünden bir şerit pozlanır. Flaş uyum hızının çok az üzerinde hızlarda bu kendini alt tarafta hafif bir kararma olarak gösterirken çok yüksek hızlarda fotoğrafın neredeyse tamamı ışık görmemiş sadece üstten ince bir şerit pozlanmış olur.

Yüksek flaş uyum hızının avantajı, hareketi dondurmak için flaş kullanılabilmesine imkan sağlamasıdır. Diğer avantajı da flaşın gün ışığında “dolgu flaş” olarak kullanılması istendiğinde daha yüksek perde hızlarına izin vereceğinden fotoğrafçının diyaframla oynayarak  net alan derinliği kontrolünde daha özgür olmasını sağlar.

Yüksek Hız Senkronizasyonu (High Speed Sync, FP)

Flaş uyum hızının üzerindeki hızlarda flaş kullanabilmek için “yüksek hız senkronizasyonu” (High speed sync) denen bir özellik kullanılır. Bu özelliğin kullanılan flaş ünitesi tarafından desteklenmesi gereklidir. Yüksek hız senkronizasyonu seçildiğinde flaş bir kere değil birden fazla kere patlayarak sensorün o anda ışık gören her yerinin pozlanmasını sağlar. Sensör yüksek hızlarda bütün olarak değil de bir şerit halinde ışığa maruz kalmasına rağmen flaş bunu hesaplayarak çok kısa aralıklarla birden fazla patlayarak sensörü tam olarak pozlar. Bu durum çok kısa bir süre içinde olduğu için insan gözü algılayamaz, flaş yine bir kere patlamış gibi görünür.

Yüksek hız senkronizasyonu özelliği yüksek perde hızlarında dolgu flaş kullanımına olanak sağlar. Ancak hareketi dondurmak için kullanılamazlar, çünkü perde açılırken flaş birden fazla patlar ve harekette kesikliğe neden olur. Bu nedenle hızlı hareket eden cisimlerde hafif bir “eğiklik” meydana gelir.

Bazı flaşlarda yüksek hız senkronizasyonu FP (Focal Plane) olarak da gösterilir.

Birinci Perde Senkronizasyonu / İkinci Perde Senkronizasyonu (First curtain/second curtain sync)

Eğer yukarıdaki Şekil 1 i incelerseniz, flaş uyum hızından düşük hızlarda birinci perdenin sensörü açmasıyla ikinci perdenin kapatması arasında gecen bir zaman vardır. Eğer makinanız ya da flaşınız Birinci perde senkronizasyonu ayarındaysa, o zaman birinci perde sensörü açar açmaz flaş patlar. Daha sonra perde hızına bağlı olarak sensör ortamdaki mevcut ışığa maruz kalır, pozlama bitince ikinci perde sensörü kapatır. Hareketli nesneler çekerken, flaşın pozlamanın başında patlaması ve sensörün ortam ışığına daha sonra maruz kalması sanki hareket tersineymiş gibi doğal olmayan bir durum ortaya çıkar. Buna çare olarak makina ya da flaşınızın ayarını “ikinci perde senkronizasyonu”na getirmeniz gerekir. İkinci perde senkronizasyonunda siz deklanşöre bastıktan sonra birinci perde sensörü açar, ortam ışığı perde hızına bağlı olarak sensörü pozlar, ikinci perde sensörü kapatmadan hemen önce flaş patlar.

Stroboskopik Flaş

Günümüzdeki gelişmiş flaş ünitelerinin bir çoğunda stroboskopik flaş denen bir özellik de vardır. Bu özellik flaşın sizin belirlediğiniz frekansta ve sayıda arka arkaya patlamasını sağlar. Örneğin karanlık bir salonda bir balerinin fotoğrafını çekerken, perde hızını 1 saniyeye ayarlayıp flaşı da “10 Hz frekansta 10 kere patla”ması için ayarlarsanız, siz deklanşöre basıp perde açıldıktan sonra flaş 1/10 saniye arayla 10 kere patlayacak ve balerinın hareketleri 1/10ar saniye arayla tek bir karenin üzerinde pozlanacaktır. Bu tip pozlamalarda arka planın siyah olması önerilir çünkü arka plan herhangi başka bir renk olursa önde hareket eden objeler şeffaf görünecektir.

Model Flaş

Bazı flaş ünitelerinin özellikleri arasında “model flaş” diye bir terime rastlanır. Bu özellik, siz flaşla fotoğraf çekerken kadrajı ayarladıktan sonra fotoğrafı çekmeden önce fotoğrafta ne gibi gölgelerin oluşacağını önceden görmenizi sağlar. Bu boyutuyla fotoğraf makinasındaki “alan derinliği ön izleme” özelliği ile aynı işleve sahiptir. Zaten bazı flaş ünitelerinde siz fotoğraf makinasındaki “alan derinliği ön izleme düğmesi”ne bastığınızda bu özellik çalışmaya başlar. “Model flaş” basit anlamda flaşın bir spot gibi sürekli yanarak sizin oluşacak gölgeleri görmenizi sağlamasıdır. Ancak flaşlar tasarımları gereği sürekli ışık veremeyecekleri için bu işi çok kısa aralıklarla patlayarak yaparlar.

Dolgu Flaşı

Dolgu flaşı amatör fotoğrafçıların nedense kullanmaktan kaçındıkları ancak profesyonellerin sıkça kullandığı bir yöntemdir. Dolgu flaşın “doldurduğu” şey “gölgeler”dir. Fotoğraftaki ana ışık kaynağının aydınlatamadığı ve gölgeler oluşturduğu alanları dolgu flaşı aydınlatır. Pozlama sanki flaş yokmuş gibi ortam ışığına göre yapılır. Flaş “doldurulacak gölgenin” özelliğine göre ayarlanarak pozlama yapılır. Genellikle flaşın gücünün doğru ayarlanmaması nedeniyle  dolgu flaşla çekilen bir çok fotoğrafta flaş kullanıldığı bariz belli olur ve ortam ışığından çok farklı görünür. Dolgu flaş yöntemi fotoğrafı çekilecek konuya ve ortam ışığına göre çok çeşitlilik gösterdiği için doğru kullanımını deneyerek ve tecrübe kazanarak sağlayabilirsiniz. Özellikle portre çekerken oluşan istenmeyen gölgelerin engellenmesinde doğru kullanılan dolgu flaş yöntemi ışık ve gölge üzerindeki kontrolünüzü çok daha artıracaktır.

Flaş Aksesuarları

Bir çok fotoğrafçının flaş kullanmama nedenlerinin başında “ışığının fazla direk olması (bunun sonucu olarak “kırmızı göz problemi”) ve oluşturduğu yüksek kontrast” gelir. Çünkü flaş direk olarak aydınlattığı alanları beyaz bir ışıkla boyar, direk olarak aydınlatamadığı alanlar ise kenarları keskin koyu gölgeler halinde çıkar. Diğer bir olası neden “Flaşın uzak mesafelerde etkili olmaması”dır. İşte bu durumları engellemek ve fotoğraflarda daha doğal bir görünüm sağlamak için flaşlarla birlikte bazı aksesuarların kullanılması yaygın hale gelmiştir. Yansıtıcılar (Bouncers)
Bu aksesuarlar flaşlarla birlikte çokca kullanılır. Flaş ışığı konuya direk olarak düşmez, bu yansıtıcılara çarpıp yansıdıktan sonra duşer. Böylece sertliği azalır, Piyasalarda satılan yansıtıcılar olduğu gibi, beyaz bir parça kağıt, küçük bir ayna gibi iskambil kağıdı büyüklüğünde bir yüzeyi flaşın önüne yukarı bakacak şekilde (flaşın o yüzeye çarpıp yukarı yansımasını sağlayacak şekilde) tutarak bile flaş kullanarak çektiğiniz fotoğraflarda büyük fark yaratabilirsiniz. Harici flaşların bir çoğu yukarı aşağı dönebilen flaş kafalarına sahiptir. Eğer bu tip bir flaşa sahipseniz flaş kafasnı yansıtıcı bir yüzeye döndürerek (duvar, tavan vs) ışığın keskinliğini azaltabilirsiniz. Yansıtıcıların dezavantajı flaşın ışığı konuya yansıyarak geldiğinden aradaki kayıplar yüzünden bir güç azalmasına neden olmalarıdır. Flaşı daha yakın mesafalerde kullanmak gerekir. Ayrıca manuel flaşlarda bu tip yansımalar sonucu oluşacak ışık kaybını tahmin etmek çok zor olduğundan pozlama hataları çıkabilir. Bunun dışında yansıtan tavan ya da duvar (Ya da flaş nereden yansıyorsa) beyaz değilde başka bir renkse o zaman konuyu aydınlatan ışık da aynı rengi alarak konu üzerine yansıyacak ve fotoğrafta renk kaymaları oluşacaktır. Diğer bir dezavantajı, yüksek tavanlı ya da açık havada kullanımları mümkün değildir, flaş ışığı yakınında yansıyacak bir yüzey bulamayacağından konuyu aydınlatamaz. Bu nedenle kafası dönen flaşlar için her ortamda kullanılabilecek yansıtıcılar mevcuttur.

Dağıtıcılar (Diffusers)Bu aksesuarlar flaşın direk ve kuvvetli ışığını yayarak daha yumuşak bir hale getirirler. Aslında yukarıda örneğin anlatılan bazı yansıtıcılar aynı zamanda dağıtıcı görevi de görür. Dağıtıcıları kullanması hem kolaydır, hem de flaşın önüne yarı şeffaf bir kağıt tutarak yapabileceğiniz kadar kolay uygulanırlar. Ayrıca farklı renklerde kullanılırlarsa değişik etkiler de yaratabilirler. Örneğin “altın rengi” dağıtıcıları piyasada bulmak mümkündür. Bu aksesuarlar da flaşın ulaşabileceği mesafenin azalmasına yol açarlar. Manuel flaşlarda pozlama ayarının yapılmasını zorlaştırırlar. Ancak fotoğraflara verdikleri yumuşak etki nedeniyle aranan aksesuarlardır. Uzatıcılar (Extenders)Objektifler için teleconverterlar, çeviriciler olur da flaş üniteleri için olmaz mı? Özellikle doğa fotoğrafları çekenlerin karşılaştığı sorunlardan birisi de, özellikle ağaçlardaki hayvanların fotoğraflarını çekiyorlarsa, sürekli olarak parlak bir fon (gökyüzü) ve gölgede kalmış bir ön planla (dalların arasındaki bir kuş örneğin) çalışmak zorunda kalmalarıdır. İki alan arasındaki kontrast yüksek olduğu için eğer ön plana göre ölçüm yaparlarsa arka plan fazla pozlanıp patlayacak, arka planın patlaması engellenmek istendiğinde de esas çekilmek istenen konu düşük pozlanıp karanlıkta kalacaktır. Bu nedenle “dolgu flaş” kullanımı doğa fotoğrafçılarının işini çok kolaylaştırır. Ancak makinanıza 300 mm bir objektif takılıyken kullanacağınız flaş pek işinize yaramaz, çünkü flaşın ışığı uzak mesafelere gidene kadar geniş bir alana yayılır ve gücünü kaybeder. Buna çare olarak flaş uzatıcıları çıkmıştır. Bunlar “fresnel mercek” denen deniz fenerlerinde kullanılan (bizde arabaların arka camlarına da takarlar park ederken görmek için, onlara çok benzer ama bunlar küçültmek yerine büyütür) düz bir mercek içeren basıt makenızmalardır. Flaşın önüne takılır ve flaş ışığını toplayarak küçük bir alanda yoğunlaştırır, bu nedenle flaş ışığı daha uzak mesafelerde etkili olur. BU aksesuarla 20 m uzaktaki cisimleri rahatlıkla flaş yardımıyla fotoğraflayabilirsiniz. Ancak 300mm den daha geniş açılı objektiflerde fotoğrafın kenarlarında aydınlanmamış bölgeler kalacağı için daha düşük odak uzaklıklarındaki objektiflerle kullanılması sorunlar yaratabilir. Uzatma kablolarıUzatma kabloları sadece stüdyo fotoğrafları için değil flaş kullanan bütün fotoğrafçılar için kullanılabilir bir aksesuardır. Uzatma kabloları yardımıyla flaşın makinaya olan bağımlılığını kaldırıp istediğiniz yere koyabilirsiniz. Genellikle makinanın sağına ya da soluna konulan flaşlar fotoğrafta yanal gölgeler yaratıp boyut kavramını güçlendirmek için kullanılırlar. Ya da fotoğraftaki gölgeli alanlar neredeyse oralara yakın konulan flaş o bölgeleri doldurup fotoğrafçının ışığı daha fazla kontrol edebilmesine imkan sağlar. Uzatma kabloları makrolar için 25-30 cm uzunlukta olabileceği gibi, 3 m ve daha uzun kablolar da mevcuttur. Kablolarla birlikte flaşın takılabileceği ve kablonun da fotoğraf makinasına takılmasına imkan sağlayan aparatların da alınması gerekir. Fiyatları pahalı olduğu için uzatma kabloları genellikle profesyonel fotoğrafçılar tarafından kullanılır. Uzatma Kolları (flash bracket)Uzatma kolları flaşın ünitesinin makina üzerindeki pozisyonunu ayarlamak için kullanılır. Flaş ünitesi makinanın flaş ayağına direk takılı olmayacağı için uzatma kablosu ile kullanılmak durumundadırlar. Genellikle makinanın tripod deliğine vidalanan ve metalden yapılmış, bazıları menteşeli ve eklemli kollardır. Uçlarına flaş takılır ve farklı amaçlar için kullanılabilirler. En yaygın olanı portre fotoğrafı çekenler tarafından flaşın objektiften mümkün olduğu kadar uzak durması (ve bu şekilde kırmızı göz ihtimalini mümkün olduğu kadar azaltması) için çoklukla kullanılan kollardır. Makro fotoğrafları çekenler flaşı çektikleri konuya mümkün olduğu kadar yaklaştırmak için kullanırlar. Çapı çok geniş objektiflerde makina üzerindeki flaş fotoğrafı çekilen bütün sahneyi aydınlatamaz, objektifin gölgesi yakındaki nesnelerin üzerine düşebilir. Bu durumlarda özel olarak tasarlanmış uzatma kolları flaşı objektifin üzerine getirerek fotoğrafta objektifin büyüklüğünden kaynaklanan gölgelerin çıkmamasını sağlar. Ev yapımı basit ama işlevsel uzatma kolları mevcut olduğu gibi piyasada farklı amaçlar için satılan flaş uzatma kolları bulunur. Aşağıda modüler ve bir çok amaçla kullanılabilen bir flaş uzatma kollarından biri ile ilgili bilgi bulabilirsiniz. Harici Güç ÜniteleriFlaşlar yüksek güçte ışık yaydıkları için büyük miktarlarda enerjiye ihtiyaç duyarlar. Harici güç üniteleri aslında güçlü pillerdir ve bir kablo ile flaşa bağlanıp onunla birlikte taşınabilirler. Hem flaşın pillerle kullanıldığından çok daha uzun süre kullanılabilmesini sağlarlar, hem de patladıktan sonra tekrar patlamaya hazır hale gelmesi için geçen süreyi çok kısaltırlar. Her harici flaş dışarıdan bir güç ünitesi bağlanmasına izin vermeyebilir. Bu nedenle böyle bir hedef varsa almadan önce kontrol edilmelidir.

“Kırmızı Göz”

Flaşla portre fotoğrafı çekmenin en can sıkıcı yanlarından birisi de fotoğraftaki insanların göz bebeklerinin kırmızı çıkmasıdır. Bunun sebebi gözün karanlıktaki davranış biçimidir. İnsan (ve memeli hayvan) gözü karanlıkta daha çok ışık toplayabilmek için iris’i mümkün olduğu kadar açar (mesela f1.8 ). Normal şartlarda yüksek ışıkta hemen kısılarak gözün zarar görmesi ve “kamaşma” olması engellenir, ancak flaş o kadar hızlı çakar ki, iris küçülmeye fırsat bulamaz. Flaşın ışığı iristen geçerek içeri girer ve gözün arka duvarına (retina) çarpar. Retina bol kılcal damarlarla kaplı bir yüzeydir ve yansımaya yol açar. Bu nedenle gözün içi kırmızı çıkar.

Bu durumun nedeni, flaşın objektife yakın olmasıdır. yani teorik olarak eğer flaş objektifin içinden patlayan bir ışık kaynağı olsaydı bütün fotoğraflar kırmızı gözlü çıkardı. Flaş objektiften ne kadar uzaklaşırsa kırmızı göz ihtimali o kadar azalır. Başka bir deyişle, fotoğrafı çekilen kişi flaş ve objektifi birbirinden ne kadar uzak görürse kırmızı gözlü çıkma ihtimali o kadar azalır. Bu yüzden yüksek odak uzaklıklı objektifler (örneğin 125mm ya da 200mm) kullanılarak çekilen flaşlı fotoğraflarda kırımızı göz çıkma olasılığı yükselir. Genellikle yemek, düğün, toplantı gibi yerlerde insan fotoğrafı çekenlerin bir uzatma koluyla flaşı makinadan uzaklaştırmalarının en büyük nedenlerinden biri olası kırmızı göz problemini aşmaktır.. Üzerinde kendinden flaş olan makinalarda kırmızı gözden kaçınmak çok zordur çünkü genellikle flaşlar objektifin çok yakınında (hemen üzerinde) bulunur.

Eğer bir uzatma kolu kullanma ihtimali yoksa o zaman bir dağıtıcı ya da yansıtıcı kullanmak, flaşın kafası dönebiliyorsa bir yüzeyden yansıtarak kullanmak kırmızı göz sorununa çözüm getirir. Makinalarda “kırmızı göz azaltma” (red eye reduction) diye bir ayar bulunur, bu ayarda flaş fotoğrafı pozlamadan önce bir kaç kez patlayarak ya da makina üzerindeki başka bir lambayı yakarak fotoğrafı çekilen kişilerin irislerinin küçülmesini sağlar, fotoğraf daha sonra çekilir. Bu yüzden kırmızı göz oluşma ihtimali azalır. Ancak bu yöntem fotoğrafı çekilecek kişiler için rahatsız edici bir durumdur.

FLAŞ ALIRKEN

Flaş üniteleri fotoğrafçılığınıza yeni bir boyut katacaktır, ancak fiyatları çok da ucuz olmayan ünitelerdir.

Flash alırken dikkat edeceğiniz özelliklerden bazıları aşağıdadır:

1. GN numarası – ne kadar büyük o kadar güçlü
2. Pozlama zamanının (yani flaşın şiddetinin) ayarlanmasına izin vermeli, TTL flaşlarda makinanın ölçtüğü pozlama değerini düzeltme özelliği olmalı (FEC – Flash Exposure Compensation)

3. İkinci perde senkronizasyonuna izin vermeli
4. Yüksek hız senkronizasyonuna izin vermeli
5. Düşük ışıkta netleme yaparken yardımcı ışık gönderebilmeli (Focus assist lamp)
6. Kullanılabileceği en geniş açı ne kadar?
7. Flaş yeniden dolma zamanı ne kadar?
8. Zoom yapabiliyor mu?
9. Kafası ’tilt’ (yani aşağı yukarı oynama) ve “swivel” (yani sağa sola dönme) yapabiliyor mu, kaç derece?
10. Dışarıdan harici güç takılmasına (adaptör, pil vs) izin veriyor mu?
11. İstendiğinde hem TTL, hem manuel, hem de otomatik moda alınabiliyor mu?


Tabii ki bunların tamamını sağlayan flaş çok pahalı bir flaş olacağı için siz kendi ihtiyaçlarınızı ve fotoğraf çekme alışkanlıklarınızı gözden geçirerek en doğru flaşı seçmelisiniz.

(DERLENMİŞTİR)