“Köprü” ne izler bıraktı yaşamımda?

Köprülerden geçemedik mi?

Geçebildiğim ya da geçemediğim köprülere dönüp dönüp bakıyorum! “Köprü”, o köprüler ne izler bıraktılar yaşamımda?

Sanat bu alana çevirince projektörünü, aydınlandı belleğim. Gittim. Gittim. Gittim. İsinuğu Deresi’nda durdum. O dere neresi? Türkelli Köyümün, Ambarlı tarafından ya da doğudan sınırındaki derenin adı bu. Bu dereden geçer Beşikdüzü’ne giderdik. Kimi pazara, kimi gurbete, kimi okumaya, kimi de…

İşte Bu fotografım o yılların bir zamanından kalma. Olasılıkla öğretmen okulu son sınıftayım ya da öğretmen oldum. Benim okuyabilmem bu köprüden geçebilmeme bağlıydı. O yıllarda çok yağmur yağardı. Sel olurdu. İki köprümüz vardı. Biri bu görülen harika mimarlık şaheseri. Öteki ise Gebelli Köprüsü. Bu köprüden sel olunca geçemezdik. Gebelli Köprüsü’ne giderdik. Bu köprünün altındaki derede eğer su azalmışsa ve ortadaki büyük taşa varabiliyorsak buradan giderdik. Önce taşa tırmanırdık. Sonra o ağaçların yan yana tutturulması ile yapılan köprüden geçerdik. Bu köprünün altındaki su da azalınca, köprüye gerek kalmazdı. Bu kez sağ taraftaki taşlardan atlayarak geçer giderdik.

İşte gide gide sanat eğitimine dayandık.

Köprü nedir? İki ayağı olacak. İki ayağının üzerine yatay yürüme tabanları yatırılacak, birbirine yaklaştırılarak sabitlenecek. Ancak bu durumda köprü denebilir ve üzerinden geçilebilir. Yıllar köprüleri de değiştirdi. Köprüler de değişiyor:

İşte tüm kültürler, böyle geçişlerle ilerlemiş, dağılmış ya da birleşmişlerdir. Köprüler olmadan ilerlemeleri neredeyse zordur. Kültürlerin var olmalarını, kültürlerin göçlerini, göçleri taşıyan köprüleri anlatmaktayım.

“KÖPRÜ” projemi, “Tresimleri” projemle birleştirdim: FOTOGRAF, RESİM VE HEYKEL olarak yorumladım, yorumlamaya devam ediyorum. Bu üçlü çalışmalarımdan birer örnek vereyim: Tüm çalışmalarımda “T” biçimi ya da “8 Kenar” kullandım.

HEYKEL

Heykellerimde ahşap ve demir kullandım. Atık malzemelerin işe yaramalarını, can bulmalarını sağlıyorum.

Görüldüğü gibi heykelin iki ayağı var. Bu iki ayağın arasındaki geçiş yeri ile KÖPRÜ oluşuyor. Köprünün dışı pürüzsüz, sorunsuz. Ya içi…Tüm sorunları taşıyor. Çünkü köprüde insan var. İnsan geçiyor, göçüyor bir yerden bir yere. İnsan olan yerde ÖZEL MÜLKİYET var. Özel mülkiyet varsa, SÖMÜRÜ var demektir. Sömürünün olduğu yerde ise bencillik, kavga, adaletsizlik var. Bunun gibi her tür çamurun olması artık doğal sayılıyor kimilerince. Köprüdekilerin ya da geçenlerin ağızları kapalı, dilleri suskun.

Neden suskun demeyin artık!

FOTOGRAF

Fotograflarımın tümünde kişisel çekimlerim yer alıyor. Ancak bir yeni durumu söylemeliyim: Çekimden ilerleyerek, fotograf programları ile yeni bir duruma ulaşıyorum: Yapım aşaması bu: FOTOGRAF YAPIYORUM

Yine fotografta “T” ile “KÖPRÜ” görülüyor. Köprüye yer verdim. Fakat “T” görünümü yok. Bu durumda alt bölümde iki yan tarafı boşaltarak “T” biçimini oluşturdum. Boşalttığım alan kesilip atılacaktır. Bu boş yerin beyaz ya da siyah olması baskı yapılan-asılan fonun rengine bağlı olarak değişecektir.

Görüldüğü gibi; her durum insan ile ilgili. Arkada neler oluyor? Köprünün üzerinden geçenler ne için, nereye gidiyor? Peşlerinden gidenler nereye gittiklerini hiç bilmiyorlar, bilmeyecekler. Çünkü; ölüler hiç bir şeyi bilemezler. Köprünün altında neler oluyor? Dere mi o? Dereye girebilecek var mı? Kimse girmek istemeyecektir gerçekte. Derede ne akıyor öyle? Akanlar kimin eseri? Nereye akıyorlar? Ya da bu akanları kim durduracak?

RESİM

Resimlerimdeki bu biçim 2001 yılında bir manifesto ile başladı. Sürüyor.

Resimde köprüyü simge olarak betimledim. Sağ ayağı geçip gidilen yer olarak planladım. Bir tünele giriliyor. Ama tünelin sonu belli değil. Tünelde neler oluyor? Olmaya devam ediyor? Sonu ne olabilir? Belli değil. Aslına dönelim yaşamın. 2025 yılında neler oluyor ülkemizde ve dünyada? Evrende olanları bilmiyoruz diyebiliriz. Çünkü; dünyada olanlar gözlerimizin önünde, canlı olarak yaşatılıyor insanlara. Bir zamanlar bir söz söylenmişti yurdumuzda; “geçerim karşıya sınır ötesine, iki füze atarım kendi ülkeme, işte savaş başladı! Bu kadar kolay. Aynısını yapan bir terör örgütü, Ortadoğu’da savaşı başlattıktan bilmem kaç ay sonra 50 bin üzerinde insanın ölümünü sağladı. Üstelik kendi örgütünün üst düzey yöneticilerinden çoğunu kaybetti. Gözler önünde her şey, anlaşmalı başlatılan bir savaş değil mi?

İşte; soru, soru içinde. Resim, fotograf ve heykel bu olanlara ne der? Ha?