Prusias Antik Kenti ve Su Kemerleri. 06.04.20205
Düzce’dedir. Kasabanın adı Üskübü’dür. Konuralp Bey fethedince, Üskübü adı değiştirilerek Konuralp yapılmış.
Tam adı Prusias ad Hypium Antik Kenti. M.Ö. 1200-700 yıllarında Trakyalı halkların yaşadığı bilinmektedir. Megaralılar tarafından ‘’Kieros’’ adı ile kurulmuştur. M.Ö. 183’te Bithynia Kralı I. Prusias fethedince ve adı değiştirilmiştir: Prusias ad Hypium. (ANLAMI: Melen (Hypium) çayının üstündeki Prusias)
Antik Kent ile Kente yıllarca su taşıyan SU KEMERLERİ hala ilgi çekmektedir. Antik kentin hemen üstünde su kemerlerini taşıyan ayaklardan üç-beş tanesi görülebilir. Ayrıca Kemer Kasım Köy bölgesinde de yine üç beş tane kemer ayağı bulunmaktadır. Suyun kaynağındaki Roma Köprüsü ile su taşınmaya başlamıştır. Çok gür olan su kaynağı günümüzde pek kullanılmamaktadır.
Hem antik kent hem su kemerleri yıkılıp yok edilmiş. Bu olağanüstü tarihsel kalıntıların anlamını da değerini de anlayamayan bir kültür hala Türkiye’deki kalıntıları yıkıp kırmaya devam ediyor. Oysa, özellikleri nedeniyle, büyük bir gelir kapısı olabilir. “AÇIK HAVA MÜZELERİ” olarak düzenlenip görüşe açılarak, olağanüstü maddi gelir sağlanabilir. Hala yapılabilir.
Bu Prusias ad Hypium Antik Kenti şu anda kazı alanıdır. Umalım ki; güzel şeyler olsun.
Ben hep su kaynağını merak etmişimdir. Burada tanıştığım bisikletçi arkadaşım Hasan Hüseyin Aslan hadi gidelim diye güç verdi. Hazırlıklarımızı yağmur ve soğuk uyumlu düzenledik. Rotayı O, yürüme hızını ben belirledim. Taşlı Mahallesi, Ketenciler Köyü arkada kaldı. Çok güzel ve temiz hava ciğerlerimize nasıl bayram ettirdi bilseniz. Harika doğa içinden yorulmadan ilerliyoruz. Canımızı sıkan inşaat artıkları ya da çöpler olmasın isterdik…
Kemerlerin yanına heyecanla vardık. Düşmek-yıkılmak üzereler. İçimden, elimi uzatsam ve hemen onarsam geçti. Bazıları zaten temele kadar yıkılmış. Roma Köprüsü artık yok. Altından geçen dere çöp içinde. Köylüleri geçtim, belediye de ilgilenmiyor anladığım. Çöpler bari olmasa. Yolumuzda selin yıkıp sürüklediği yerdeki taş dolguların yanına oturup dinlendik. Susuzluğumuzu giderdik. Tam bu sırada öyle sert bir sağanak geldi ki, yağmurluklarımıza zor yetiştik. Islansak da fark etmez, yürürüz. Zaten bisikletçi arkadaşım böyle şeylere alışık. Hatta, benim yol hızım O’nun için ne ki! Çeşitli festivallere katılıyor, yenileri yakındır.
Bizim rotamız Düzce Üniversitesinin arkasından dolanarak yine Ketencilerin girişine varıyor. 11.30 da yola çıktığımız noktaya, 16.30 da geldik. 12.96 Km. Çok yoruldum. Ama gözüm korkmadı. Çok keyif aldım. Tamam demek için antik kentten de fotograflar ekledim.
Aynasız fotograf makinem Nikon Z7 / 24-70-4S ile çektiğim fotografları da sunuyorum: