Sanat Tarihinde Tuval

Sanat tarihinde çoklu tuval kullanımlarını incelediğimde şu sonuçlara vardım:
Sanat tarihinde resim; geometrik biçim olarak dörtgendir. Rönesans’ta dörtgen olan biçimlerle çeşitli denemeler yapıldı. İki tuval yan yana, alt alta birleştirildi (dipdik), üç tuval ile de farklılıklar oluşturuldu (tripdik).


Ancak sonuçta, bunların tümü dörtgendiler.

Günümüzde ise; daire, üçgen, oval biçimler de kullanılmaktadır.
Benim kullandığım tuvaller ise dörtgenin dörtgen ile dörtgenin
yarım daire ile birleştirilmesi sonucu T oluşturması ilkesine dayanıyor.
Kenar çerçevesi kesilerek tek tuval yapılabilir, iki-üç-dört tuval birleştirilebilir. Sonuçta *T* olması gereklidir.
Bu farklılığı nedeni ile sanat tarihinde bir ilk.

ikili / üçlü / dörtlü / daire-oval biçiminde oluşturulan tuval örnekleri.
Ağustos-2001 Şakir Sağlam

Sekiz Zamanı…
Günümüzde-2012- yoğun olarak dörtgen ( KARE-DİKDÖRTGEN ) kullanılıyor.
Tüm zamanlarda değişiklik aranmış, bulunmuş ve kullanılmış.
Benim için artık SEKİZ ZAMANI.
Yukarda hareketli GİF görsel bunu çok başarılı anlatmaktadır. SEKİZ kenarı olan bu görseldeki T benim istediğim biçimdir. SEKİZ kenarı özelinde kurulan biçim, Tek parçadan oluşmaktadır. Kısaca dörtgen temelli değildir. İki – üç – dört dörtgenden oluşan biçimlerim de olabilir. Dörtgen, temelli gibi görünse de SON BİÇİM T dir. SEKİZ KENARA ULAŞMAKTADIR.
İşte SEKİZ ZAMANI; gerekçesi ile tamamlanarak yaşamaya başlamıştır.

T YAŞIYOR!

Neden T sanat?

*Sanat; biçim ile içeriğin dengesidir.*
Böyle bir kesinlik kime göredir? Tartışıldı yüz yıllardır, tartışılacak daha.
Sanatın her disiplini için biçimsel sorun aynı görselliği taşımaz. Görsel sanatlarda da farklıdır. Örneğin resimde iki boyutlu, yontuda üç boyutludur…Kullanılan araç gereçlerde de farklılıklar yaşıyoruz. Bu farklılıklar sanatın doğası gereğidir.
Ben biçimsellikle uğraşırken, resmin dış biçimine yöresellik boyutunu katarak :
Türkelli-köyüm,
Trabzon-ilim,
Türkiye-yurdum
ve

Kızım Toprak olunca, bu harfi kullanmaya karar verdim.
T resimleri böyle oluşmaya başladı. Önce içi boş bir çerçeve belirdi… Sonra içinde figürler yer kapma yarışına girdi. Elbet-motiflerin hakkını da yemeden…Yöreselliği figür resmi verebilirdi…
Kişiselliğime de uygun bu…

T ve BEN

T oluştu ve yaşıyor… Sekiz (8) kenarlı T işte.

656_denizci_55x65_tuy

Tüm T ler farklı anları yaşadılar…

Türkelli’de yaşananlar çocukluğumdu. “BEN”deki özü yaratan yer Türkelli.
Canıma can katan suyunu, o dağlar verdi. Kanımı canlandıran meyveler, lahana, mısır; çimenine uzandığım, oynadığım topraklar Türkelli’de. İlk öğretmenlerimle, Türkelli İlkokulu’nda karşılaştım. Yollarını birlikte yapmak üzere, taş taşıdım sevgi dolu insanlarıyla. Kemençeler eşliğinde su yollarında çalıştık dayılarımla, bibilerimle. Fideler dikip aşı yapmayı Türkelli’de öğrendim. Sığırlarını otlattım, buzağısını doğurttum ve büyüttüğüm, teşekkür için saçlarımı yalayan düveler oradaydı. Gözlerime bakışlarını hala görüyorum. Kaval yapıp çaldığım imeceler Türkelli’deydi. Arkadaşlarımla çimdim derelerinde. Çok sevdiğim teyze çocuklarımla burada kavga ettim. Beş yaşımda keseri elime burada tutturdu Ustam Babam. Sis Dağı Yaylası’na, Kadırga Yaylası’na buradan yürüdüm göç zamanı ya da otçularda. Okumamı sağlayan, ısırgan otu Türkelli’deki evimizin önündeydi. Babamın ölümünü bu köyde yaşadım. İlk isyanlarımın görünmeyen bayrağı bu topraklarda yükseldi. Burada aşık oldum…
Trabzon’da yaşanan gençliğimdi, hasretliklerimdi. “BEN”i yaşama hazırladı ve yaşama karıştım.

Türkiye’de yaşadıklarım ise, “BEN”i oluşturdu. Türkiye, yaşam serüvenimin, kavgamın barışımın alanı.

Dünya değerinde olan kızım Toprak adını bu düşüncelerin sürecinde verdik.
Her bir “T”inin özelliği, yaşanmışlıkları farklı, ama içerikleri aynı. “BEN” i biriktirdiler. Ben şimdi T’lerle yürüyorum. Ellerim, gözlerim, pusulam T’lerim. Benden Tünya’ya bir damla T taşıyorlar.
Süreç ilerliyor, benimle ve kendiliğinden…
Türkelli’den Tünya’ya bir damla T…
GÜZELLİKLE…

Şakir Sağlam /2001

Resmimde Süreç

1- İlk resimlerim ( 1965 / 1990 )
Bu dönemde ilkokul öğretmeni olarak köylerde çalıştım. Köy yaşamından gelen biri olarak köy resimleri yaptım. El sanatları, taş ustalığı, mobilyacılık, marangozluk ( baba mesleği ) üzerine çalışmalarım oldu. Kente inince de tabelacılık yaptım.
Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünü bu birikimle ve 12 eylüle giden dar yollarda tamamladım. Elbette resimlerime etki edecektir.

1965 yılında Trabzon İlk Öğretmen Okulun’da Fatih sergisindeki Fatih adlı resmimle başlayan süreç…

2- Soyut lirik resimlerim ( 1990 / 1997 )
Soyut sözcüğü, figürsüz olarak anlamlandırılırsa kanımca doğru olur. Çeviri zorlukları / yanlışlıkları nedeni ile anlam karışıklıkları olmaktadır. Benim figürden anladığım; yaşamdaki tüm anlaşılır – tanıdık – algıladığım nesne ve varlıkların biçimleridir, GÖRÜNÜRLÜKLERİDİR.Soyut ise; bilinmeyen – var olmayan biçimleri, yeniden yaratılan biçimleri belirleyen, tanımlayan sözcüktür.

Benim soyut lirik çalışmalarım bu anlayışın bütünlük sürecidir.
Ama sanatın süreci kendi mantığı içinde yol alıyor. Bu sürec icinde, insan da kendi sürecini sürekli sorguluyor. Bu hesaplaşma, sana ait olan ama tarihsel sürecin göz ucuyla incelediği, farklı yargılarıyla da açıklanabiliyor.
Farklı bir süreç, bambaşka bir heyecan, denemenin sonsuz tadı…
Figürü, içerdeki hareketi-enerjiyi aramaya, yakalamaya sınırsız açlık…

3- Figüratif Resimlerim (1997-2000)
Figüratif resim yapmaya karar vererek bunu da bir manifesto ile saptamak benim için önemli elbette. Bu çalışmalarım GÖÇ resimleri ile bir katalogda toplanmıştır ve sergisi yapılmıştır.


Çalışmanın önemi, soyut bir sürecin bitimine karar vermekti. Bu süreci tanımlamak ve ne yapılacağını şaşırmadan ortaya koymak…

MANİFESTO yazarak, Tresimlerine başladım.

4- Tsanat / T resimlerim: T resimlerim yaşamda yerini alıyor. (2001-……)

Tresimleri için makaleme bakınız.

T RESİMLERİM

Manifesto

Bu manifesto zorunluluk olmuştur.
İç hesaplaşmamın kamuya açıklanması gerekli olmasa da, sanatımda bir dönüm noktası olması nedeni ile bilgilendirilmesi, duyulan saygı gereğidir.
Önceki çalışmalarımın farklılıkları bana aittir. Zaman, arşivlerimi çalsa da benimdirler. Fikir ve yaşamımdan özlerdir. Ancak, bana ait olsalar da onlardan; severek, aklımda tutarak ayrılıyorum. Her tür figürlü ya da figürsüz, okul ya da bireysel; kişilikli sanatsal çalışmaların yaşamımızı güzelleştirmeyi sürdüreceğine güveniyorum.
Şimdi; T resimlerimi FİGÜR İLE buluşturacağım.
Neden T ve neden figür?
T biçim olarak; evrenin üzerinde durduğu dik açı, yaşamın dengesi, simetri, bir resim ve birden çok resmin tek resim oluşturması anlamlarını doldurur. Ayrıca can aldığım, yön bulduğum, güç topladığım, aşk derlediğim, biriktirdiklerimi üretime dönüştürdüğüm, aklımı sunduğum Türkelli, Trabzon, Türkiye ve Tünya adlarının, Toprak kızımın adının biçimsel dışa vurumudur.
Figür resmi bana ne der?
Figür, her var olanın bütünüdür. Yapısının toplamını anlatır. Bu bütün, içinde olumlu ve olumsuzlukları da taşır. İşte bu olumluluklarla ilgilenen, onu eviren, çeviren, üreterek yeniden yaşama sunan o enerji beni çekmektedir. Açmazlarıyla, sevgileriyle yeniden yaşamı dokuyan, güzel, çirkin, sevgili, düşman o güç beni çekmektedir. Gövdesiyle, içiyle-dışıyla bana bak diyen o güce bakmak istiyorum. Olağan üstü çekicilikleri ve çelişkileri ile dolu olan doğa, nesneler, evrenin bilinmezliklerinin içinde beni en önce meraklandıran o gücü araştırmaya yöneldim. O gücü, beyni, yüreği ve fiziğini saygı ile değerlendirmeye, araştırmaya karar verdim. O güç yaşamın öznesi, yaşamı güzelliklere doğru çeviren “İNSAN”dır.
Bu nedenle var olan bütünler / figürler içinde insan figürü çalışmaya karar verdim. Bunun sanatsal adı “FİGÜR RESMİ”dir. Elim fırça tuttuğunca, dilim söz söylediğince, dizim can bulduğunca kararımdır.
Kabul görmesi zorunlu değildir. Kabul olursa sevincim sınırsız olacaktır.
GÜZELLİKLE. 

Şakir SAĞLAM / 2001- İSTANBUL